Klinik psikolog Beyhan Budak’ın “insanın değişme arzusu” üzerine eğildiği konuşması dinleyenlerine geniş bir bakış açısı kazandırıyor. Hepimiz hayatımız boyunca başarılı olma arzusu içinde oluruz. Bu isteğimizi gerçekleştirmek içinde değişmek gerektiğine inanırız ama çoğumuzun yaptığı büyük bir hata var. “Olmadığı bir insana dönüşme beklentisi” yaşadığımız toplumun en büyük hastalığı. İnsan özünde neyse odur. Tamamen başka biri olmak için çabalamak üstümüze olmayacak bir elbiseyi giyinmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Beyhan Budak bu değişim çabasının büyük bir sektör olduğu kanısında ve insanların bulundukları yerde huzursuz ve gergin olduğunu ifade ediyor. Aslında yapmamız gereken şeyin kendimize giden yolu keşfetmek olduğunu ifade eden Budak bunu Michelangelo’nun sanata bakış açısıyla kusursuz bir biçimde örnekliyor. Peki kendimizi keşfetmemizin önündeki engel nedir? Biz farkında olmasak da kendi engellerimizi içimizde büyütürüz. Budak bu engelleri gerilim köprüsü adını verdiği terimle imgeliyor. Kendimizi gerçekleştirmeye veya ilerlemeye çalıştığımızda bu köprüde duygusal engellerimizle sınanıyoruz. Çok az kişinin karşıya geçebildiğini ifade eden budak gerilim köprüsünün temelinin iç dünyamızdaki endişelerimizin bir yansıması olduğu görüşünde. Daimi bir ilerleme grafiği elde edemeyiz ama çabamız bizi mutlaka ileriye taşır. İlk durağanlıkta umutsuzluğa düşüp vazgeçmek en büyük acizliğimiz. Her zaman ileriye gitmeyi istemek normal ama hayatımızda geriye düştüğümüz anların da olduğunu bilerek umutsuzluğa kapılmadan ilerlemeliyiz yolumuzda. Budak ilerlediğimiz bu yolda eksiklerimizi tamamlayacağımızı ve kendimizi keşfedeceğimizi belirtiyor. Değişim gittiğimiz yolda olgunlaşmamız, potansiyelimizin farkına varmamızdır. Tamamen farklı bir insan olmaya çabalamak yerine asıl potansiyelimizin farkına vararak olabileceğimiz en mükemmel halimize ulaşmak için harekete geçmeliyiz. Unutmamamız gereken en önemli şey kendi benliğimizin ulaşılabilecek en mükemmel halimiz olduğudur.
– Zerdi Güler